Kaside,
Arap edebiyatından İran edebiyatına oradan da Türk edebiyatına geçmiş divan edebiyatı nazım
şeklidir.
Kasidenin
belli başlı özellikleri şunlardır:
1. Kaside
"kast etmek, yönelmek" olan "kısaca" sözünden
türetilmiştir.Kasideler, bir kişiyi övmek amacıyla yazılan edebî dilekçe niteliğindeki şiirlerdir.
2. Kaside
çoğunlukla din ve devlet büyüklerini övmek amacıyla yazılmıştır.
3. Kasideler
konusuna göre adlar alır:
—
Tanrı'nın varlığını, birliğini anlatan kasidelere tevhid,
—
Tanrı'ya yalvaran kasidelere münâcaât,
—
Hz. Peygamberi ve din büyüklerini öven kasidelere naât,
— Devrin ileri gelenlerini öven kasidelere methiye denir.
— Sevilen insanların ölümünden duyulan acıları anlatan kasidelere mersiye denir.
(Bu kasidenin en güzel örneklerinden biri Bâki'nin Kanuni Sultan Süleyman için yazdığı Kanuni Mersiyesi'dir.)
— Herhangi bir kişiyi yermek amacıyla yazılan kasidelere hicviye denir.
(Hicviyenin en güzel örneklerini Siham-ı Kaza adlı eseriyle Nef'i vermiştir.)
4. Noksansız
bir kaside altı bölümden oluşur:
Kasidenin Bölümleri
a.
Nesîb ya da teşbîb: Bu
bölümde 15-20 beyit bulunur. Şairler bu bölümde çeşitli betimlemeler yaparak
şiirsel yeteneklerini ortaya koymaya çalışırlar. Kasideler bu bölümde ele
aldıkları temalara göre çeşitli isimler alabilir. Bu temalar ve buna bağlı
olarak kasidelerin aldıkları isimler şöyle gösterilebilir:
Kaside-i
bahariye: Baharın
güzellikleri, doğa.
Kaside-i
şitâiye: Kış mevsimi,
kar.
Kaside-i
temmûziye: Yaz
mevsimi, sıcaklar.
Kaside-i
ramazaniye: Ramazan
ayı, oruç.
Kaside-i ıydiye: Bir devlet
büyüğünün bayramını kutlama, bayram ve bayram şenlikleri.
Kaside-i
nevrûziye: Nevrûz
heyecanı ve etkinlikleri.
Kaside-i rahşiye: At.
Şehirleri konu edinen kasideler de vardır. (İstanbul Kasidesi-Nedim)
Bazı
kasideler rediflerinden yola çıkılarak isimlendirilmişlerdir: Fuzûlî’nin “Su
Kasidesi”, Necâtî’nin “Gül Kasidesi” vb.
Kasideler kafiye harfine göre de adlandırılır. Kafiye harfi râ ise râiyye, mîm ise mîmiyye, tâ ise tâiyye gibi.
b.
Girizgâh ya da giriz: Nesîb
ile methiye bölümü arasında yer alan, genellikle tek beyitten oluşan, methiye
bölümünün başlayacağını belirten bölümdür.
c.
Methiye: Kasidenin
sunulduğu kişinin övüldüğü bölümdür. Methiye bölümünde genellikle sanatlı,
özellikle de mübalağalı bir anlatım
tercih edilir, tarihin ve mitolojinin ünlü kahramanlarına telmihte bulunularak bu kahramanlarla kasidenin sunulduğu kişi arasında
benzerlikler kurulur.
ç.
Tegazzül: Kasidenin
farklı yerlerinde de bulunabilen, bazı kasidelerde ise hiç bulunmayan tegazzül
bölümü, bir anlamda kasidenin içine yerleştirilen bir gazeldir. 5-12 beyitten
oluşan bu bölümde şair; aşk, şarap gibi temaları işler.
d.
Fahriye: Şairin,
kendisini ve şiir söyleme yeteneğini övdüğü bölümdür. Bu bölümde şairler, kendilerini
genellikle İran edebiyatının büyük şairleriyle kıyaslarlar.
e.
Dua: Birkaç
beyitten oluşan bu bölümde şair, methiye bölümünde övdüğü kişinin başarılı,
uzun ömürlü ve talihinin iyi olması için dilekte bulunur, dua eder.
5. Aruz ölçüsüyle yazılır.
6. Nazım birimi beyit olan kasidenin uyak düzeni gazelin
aynısıdır (aa ba ca da…)
7. Gazelden
daha uzun olan kasidelerin beyit sayısı 33 ile 99 arasında
değişir.
8. Kasidenin
de ilk beytine "matla", son beytine "makta" beyit
denir. En güzel beytine "beytü'l kasid", şairin adının/mahlasının
geçtiği beyte "taç beyit" denir.
9. Kaside şairlerine kaside-gü, (kaside söyleyen) kaside-sera ya da kaside-perdaz (kaside yazan) denir.
10. Bu türün tanınmış en güçlü temsilcisi Nef'i'dir.
11. Tanzimat sonrası Türk edebiyatında kasîdenin gerek iç düzeni ve buna bağlı olarak kompozisyonu, gerekse içeriği önemli değişikliklere uğramıştır. Bu dönem kasîdelerinde klâsik kompozisyonun bir tarafa bırakılarak yalnızca nazım biçimi ve kafiye düzeninin korunduğu, doğrudan konuya girildiği ve övgüde daha gerçekçi bir zemine yaslanıldığı görülmektedir. "Adem (=yokluk)" ve "hürriyet (=özgürlük)" gibi soyut kavramların övgüsüne ayrılmış olmaları da bu dönem kasîdelerinde görülen bir özelliktir. Namık Kemal'in "Hürriyet Kasîdesi" bu tip kasîdeler için güzel bir örnektir.
Fuzuli'nin Su
Kasidesi'nden
1.
Saçma ey göz eşkden gönlümdeki odlare su
Kim
bu denlü dutuşan odlare kılmaz çâre su
2.
Suya virsün bağban gülzârı, zahmet çekmesin
Bir
gül açılmaz yüzün tek virse bin gülzâre su
3.
Arızın yâdiyle nemnak olsa müjgânım nola
Zâyi
olmaz gül temennâsiyle vermek hârâ su
4.
Gam günü itme dil-i bîmârdan tiğun diriğ
Hayırdır
vermek karangu gicede bîmâra su
5.
Ravza-î kûyına her dem durmayıp eyler güzar
Aşık
olmuş gâliba ol serv-i hoş-reftâre su
6.
Su yolun, ol kûydan toprak olup dutsam gerek
Çün
rakiybimdir dahi ol, kûya koyman vara su
7.
Dest bûsi arzusuyla ölürsem dostlar
Kûze
eylen toprağım sunun onunla yâre su
Günümüz
Türkçesiyle
1.
Ey göz, gönlümdeki ateşe gözyaşlarımdan su serpme ki
Bu
denli tutuşan ateşe su fayda etmez.
2.
Bahçıvan gül bahçesini suya versin (gül bahçesini sel götürsün) boşuna
yorulmasın
Çünkü
bin gül bahçesini sulasa da senin yüzün gibi bir gül açılmaz.
3.
Senin yanağının anılmasıyla benim kirpiklerim ıslansa ne olur,
Zirâ
gülü büyütmek için dikene verilen su boşa gitmez.
4.
Gamlı günümde hasta gönlümden, kılıç gibi keskin (olan) bakışlarını esirgeme
Zirâ
karanlık gecede hastaya su vermek hayırlı bir iştir.
5.
Su, her zaman senin cennet gibi olan bahçene doğru akar
Galiba
o güzel salınışlı, hoş yürüyüşlü, selvi (gibi olan) sevgiliye aşık olmuş
6.
Topraktan bir set olup suyun yolunu o bahçeden kesmem gerek
Çünkü
su benim rakibimdir, suyu o bahçeye bırakamam
7.
Eğer onun (sevgilinin) elini öpme arzusuyla ölürsem dostlar
Mezarımın
toprağından bir testi yapın, onunla yârime su verin
Kaynaklar
10. Sınıf Türk Edebiyatı, Palme Yayıncılık
10. Sınıf Türk Edebiyatı, Esen Yayınları
10. Sınıf Türk Edebiyatı, Editör Yayınevi
https://www.turkedebiyati.org/kaside.html
plo
YanıtlaSilp;
YanıtlaSilhk
YanıtlaSil