Sayfalar

26 Şubat 2017 Pazar

Terci-i Bent

divan şiiri nazım biçimi

  • "Hane" ya da "terkiphane" adı verilen 5-10 beyitlik bentlerden oluşan divan şiiri nazım şeklidir.
  • Sözlükte tercî‘ “geri çevirmek, tekrar etmek” demektir.
  • Aruz ölçüsüyle yazılır.
  • Bentler halinde olması ve bentlerde yer alan beyit sayısı yönünden terkib-i bende benzer.
  • Bentler vasıta beyitte birbirine bağlanır.
  • Bent sayısı çoğunlukla 5-10 arasında değişir.
  • Terkib-i bentten farkı, terkib-i bentte vasıta beyti her bendin sonunda değiştirilirken terci-i bentte vasıta beyti aynen yinelenir. Yani vasıta beyti her bendin sonunda aynıdır, değişmez.
  • Uyak düzeni aa-xa-xa...-VV -cc-xc-xc...-VV ya da aa-aa-aa...-VV -bb-bb-bb...-VV şeklindedir.
  • Şair mahlasını son terkiphanede söyler.
  • Türk edebiyatında terci-i bentlerde tevhid, münâcât, naat, methiye, mersiye yanında kâinatın sonsuzluğu, bunun karşısında insanın aczi, hayatın zorlukları, felekten ve dünyadan şikâyet, varlık-yokluk-ölüm hakkında hikmetli düşüncelerle tasavvufî meseleler gibi soyut konuların işlendiği görülmektedir.
  • Eski Türk edebiyatında şairlerin sanat kudretlerini ortaya koymak amacıyla kaleme aldıkları nazım şekilleri arasında terci-i bent ve terkib-i bentlerin ayrı bir yeri vardır. Bazı tezkirelerde görülen, “Öyle bir tercî kaleme almıştır ki Rum’da buna kimse nazîre yazmamıştır” şeklindeki kayıtlardan terciibend yazmanın ve buna nazîre söylemenin şairlerin sanattaki gücünü gösterme vesilesi kabul edildiği anlaşılmaktadır. 
  • Şeyh Galib’in meşhur tercîindeki, “Hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen / Merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen” (Hoşça bak kendine ki kainatın özüsün sen. / Bütün yaratıkların göz bebeği olan insansın sen.) ve Ziyâ Paşa’nın tercîindeki, “Sübhâne men tehayyere fî sun‘ihi’l-ukūl/Sübhâne men bi-kudretihî yu‘cizü’l-fühûl” (En mükemmel şekilde yarattıklarıyla akıl sahiplerini hayrette bırakan Allah’ın yüce şanını tesbih ederim; kudretiyle seçkin ilim adamlarını bile acze düşüren Allah’ın yüce şanını tesbih ederim) vâsıta beyitleri çok beğenildiğinden Osmanlı kültüründe bir tür vecîze özelliği kazanmıştır.
  • Edebiyatımızda en fazla terci-i bent yazan şair Enderunlu Fazıl'dır. Şeyh Galip ve Ziya Paşa terci-i bentleriyle ünlüdür.



Terci-i Bent

Bu kârgâh-ı sun' aceb dershânedir,
Her nakş bir kitâb-ı ledünden nişânedir.

Çeşitli eserlerin vücuda getirildiği kâinat hayret edilecek bir dershanedir, [Kâinattaki] Her nakış bir ledün (Allah ile ilgili bilgi ve sırlara ait ilim) kitabından işarettir.

Gerdûn bir âsiyâb-ı felâket-medârdır,
Gûyâ içinde âdem-i âvâre dânedir.

Felek, felaket etrafında dönen [felakete sebep olan] bir değirmendir,
Avare insan da bu değirmenin içinde sanki bir tanedir.

Mânend-i dîv beççelerin iltikâm eder,
Köhne ribât-ı dehr aceb âşiyânedir.

Dev gibi kendi yavrularını yiyor,
Köhne (eskimiş) dünya konağı şaşılacak bir yuvadır.

Tahkîk olunsa nakş-ı temâsîl-i kâinât,
Ya hâb ü ya hayâl ü yâhud bir fesânedir.

Kâinattaki suretlerin nakışları (hakkıyla) incelense,
Ya uyku, ya hayal ya da efsane zannedilir.

Müncer olur umûr-ı cihân bir nihâyete,
Sayfın şitâya meyli, bahârın hazânedir.

Dünyanın işleri bir sona doğru sürüklenir.
Yazın meyli kışa, ilkbaharın ise sonbaharadır.

Kesb-i yakîne âdem için yoktur ihtimâl,
Her i’tikâd akla göre gâibânedir.

İnsan için kesin bilgiyi kazanma (üretme) ihtimali yoktur,
Her inanış ve kabul, akla göre görünmezdir (gizlidir).

Yârab! Nedir bu keşmekeş-i derd-i ihtiyâç?
İnsanın ihtiyâcı ki bir lokma nânedir.

Allahım! Nedir bu ihtiyaç derdi çekişmesi?
Ki insanın ihtiyacı bir lokma nanedir.

Yoktur siper bu kubbe-i fîrûze-fâmda,
Zerrât cümle tîr-i kazâya nişânedir.

Bu fîrûze renkli kubbede sığınacak yer yoktur,
Zerreler [bile] bela okunun hedefindedir.

Asl-ı murâd hükm-i ezel bulmadır vücûd,
Zâhirdeki savâb ü hatâ hep bahânedir.

Aslında arzulanan her zamanki hükmün vücut bulmasıdır,
Görünüşteki sevap ve günah hep bahanedir.

Bir fâilin meâsiridir cümle hâdisât,
Ne iktizâ-yı çerh ü ne hükm-i zamânedir.

Bir yapıcının eseridir tüm olan şeyler,
Ne talihin gereği, ne de devrin hükmüdür.

Subhâne men tahayyera fî sun’ihi’l-ukûl,
Subhâne men bikudretihî ya’cizü’l-fühûl.

Sanatıyla, eserleriyle akılları hayrete düşüren,
Kudretiyle anlayışları aciz bırakan Allah’ı tesbih ederim. 

Ziya Paşa (1825-1880)



Kaynaklar
10. Sınıf Türk Edebiyatı, Palme Yayıncılık
LYS Edebiyat, Limit Yayınları
İslam Ansiklopedisi
http://www.siirparki.com/ziyapasa9.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder