Sayfalar

22 Şubat 2017 Çarşamba

Halit Ziya Uşaklıgil (1865-1945)

Servet-i Fünun Edebiyatı

  • Servet-i Fünun edebiyatının roman ve öykü alanındaki en önemli ismidir.
  • Modern anlamda Türk romanının kurucusudur. Türk edebiyatında Batılı anlamda ilk romanları yazmıştır.
  • Realizmin bütün ilkelerini başarılı bir şekilde uygulamıştır. Natüralizmden de etkilenmiştir.
  • G. Flaubert, H.de Balzac, A. Daudet, Goncourt Kardeşler gibi Fransız realist ve natüralist yazarlardan etkilenmiştir.
  • Halit Ziya'nın alışılmışın dışında bir söz dizimi vardır.
  • Anlatımı tekdüzelikten kurtarmak için devrik cümle ve eksiltili cümle kullanmış, bazı sıfatları isimlerin sonuna getirmiş, cümlenin sonunda değişik zamanlı fiiller kullanmıştır.
  • Sanatlı ve ağır bir dil kullanan sanatçı Arapça, Farsça sözcük ve tamlamalara sıkça yer vermiştir.
  • Romanları teknik açıdan güçlüdür, kusursuzdur.
  • Roman ve öykülerinde kişiliğini gizlemiştir.
  • Gözlemci gerçekçiliği başarılı bir şekilde uygulamıştır.
  • Romanlarında ruh çözümlemelerine önem veren sanatçı, kahramanların iç ve dış dünyalarını anlatırken olabildiğince nesnel davranmıştır.
  • Kişileri yetiştikleri çevreye göre konuşturmuştur.
  • Romanlarında aydın, öğrenim görmüş, sanat ve edebiyattan anlayan kişileri ve çevrelerini; öykülerinde ise halkın yaşayış ve adetlerini işlemiştir.
  • Romanlarında sadece İstanbul'u anlatmış; öykülerinde ise Anadolu ve köy yaşamına, kasabalardaki yaşayışa yer vererek İstanbul dışına çıkmıştır. Öykülerinde dili romanlarına göre daha sadedir.
  • Eserlerindeki kişiler kendi çevresinde yaşayan kişilerdir.
  • Eserlerinde bireysel konuları işlemiştir. Sürekli yakınma, karamsarlık, hayal kırıklığı, mutluluğu arayıp bulamama ve aşk romanlarının başlıca konularıdır.
  • Türk edebiyatında ilk mensur şiir örneklerini vermiştir. Mensur şiir tarzının öncülüğünü yapmıştır.
  • Cumhuriyet'ten sonra dilini sadeleştirmiştir.

Eserleri

Roman: Mai ve Siyah, Aşk-ı Memnu, Kırık Hayatlar, Sefile, Nemide, Ferdi ve Şürekâsı, Bir Ölünün Defteri, Nesl-i Ahir

Öykü: Bir Yazın Tarihi, Solgun Demet, Aşka Dair, Hepsinden Acı, Kadın Pençesi, Bir Şi'ri Hayal, İzmir Hikayeleri, Bir Muhtıranın Son Yaprakları, Onu Beklerken

Mensur Şiir: Mensur Şiirler, Mezardan Sesler

Anı: Saray ve Ötesi, Kırk Yıl, Bir Acı Hikâye

Tiyatro: Kâbus, Fare, Firüzan

Makale-Deneme: Sanata Dair


Mai ve Siyah : Edebiyatımızda Batılı anlamda gerçekçi ilk romandır. Şair, mizaçlı bir genç olan Ahmet Cemil'in ümitlerinin nasıl yıkıldığı anlatılır. Ahmet Cemil, okulu bitireceği sırada babasını kaybeder ve kendisiyle annesinden ve kız kardeşinden ibaret olan ailesini geçindirmek zorunda kalır. Bu işi başarabilmek için bir taraftan bazı kitapları çevirip satar, bir taraftan da özel dersler verir. Bütün bu ıstıraplı hayat şartları arasında, büyük ümitler bağladığı eserini de bitirmeye çalışır. Okulu bitirince gazetelere yazı yazarak geçinmeyi tercih ettiği için memur olmaz. Eseri basılacak, okunacak, meşhur ve zengin olduktan sonra, okul arkadaşı olan Hüseyin Nazmi'nin kız kardeşi Lamia'yı isteyecektir. Bu sevdadan kendisinden başkasının haberi yoktur. Bütün bu geleceğe ait olan şeyleri mavi, mehtaplı bir gecede hatırından geçirir. Fakat sonra bütün ümitleri birer birer söner; kız kardeşi birçok eza (sıkıntı verme) ve cefadan sonra ölür, sevgilisi Lamia da bir başkasıyla nişanlanır. Bütün bu olumsuzluklardan sonra Ahmet Cemil, yazdığı ve bütün ümitlerini bağladığı eserini kendi eliyle yakar ve annesini alarak bir gece İstanbul'dan -Yemen'e bir kaza kaymakamlığı için- ayrılır.


Aşk-ı Memnu: Eşi ölen Adnan Bey'in, iki küçük çocuğu bulunmasına rağmen ikinci bir evlilik yapmasıyla işlediği hatanın öyküsünün anlatıldığı realist bir romandır. Adnan Bey'in yeni evlendiği genç ve güzel karısı Bihter, İstanbul'un meşhur yüzlerinden Firdevs Hanım'ın kızıdır ve Adnan Bey'e sırf zenginliğinin hatırı için verilmiştir. Fakat bu zenginlik onun ihtiyaçlarını gidermez. Adnan Bey'in yalısında sürekli kalan, Behlül isimli genç ve macera arayan bir yeğen vardır; bu yeğen, yengesinin kalbinde "memnu (yasak) bir aşk" uyandırır. Fakat Behlül, bundan çabuk bıkarak yine eski hayatına döner, bu maceracı hayattan da bıkınca Adnan Bey'in kızı olan Nihal'i sever, onunla evlenmek üzere hazırlanırken Bihter'in aralarındaki ilişkiyi itirafıyla bu macera duyulur. Bihter intihar eder, Behlül kaçar; Nihal de, o kadın gelmeden önce olduğu gibi, babasıyla mutlu olmaya çalışır.




Kaynak: 11. Sınıf Türk Edebiyatı, Ekstrem Yayıncılık

2 yorum:

  1. Aile büyüğümüz olmasından gurur duyduğum edebiyatçımız...

    YanıtlaSil
  2. Bu yazının altında değerli yazarımızın ailesinden birinin yorumunu gördüğüm için hem şaşırdım hem de sevindim. Teşekkür ederim.

    YanıtlaSil