Sayfalar

25 Şubat 2017 Cumartesi

Ahmedî (1334?-1410?)

divan şairi

  • 14. yüzyıl divan şiirinin asıl kurucusu ve en büyük ustasıdır.
  • Asıl adı  Tâceddin İbrahim bin Hızır'dır.
  • Hayatı hakkındaki bilgiler yetersiz ve tutarsızdır.
  • Daha çok aşk ve şarap konulu şiirler yazmıştır.


Yapıtları

Dîvân: Yaklaşık dokuz bin beyitten oluşan Ahmedî Dîvân’ı, bugün Osmanlı edebiyatı sahasına ait eldeki en eski eser niteliği taşıması bakımından önemlidir.

İskendernâme: Makedonyalı Büyük İskender'in hayatını, fetihlerini, efsaneye dayanan maceralarını anlatan bir mesnevidir. Özellikle Mevlid ve Dâstân-ı Tevârîh-i Mülûk-i Âl-i Osmân bölümleri dikkat çekmektedir. Bunlardan 625 beyitten oluşan ve aruzun “fâ’ilâtün fâ’ilâtün fâ’ilün” kalıbıyla yazılan Mevlid bölümü, Türk edebiyatının bilinen ilk mevlidlerinden olması bakımından önemlidir. Dâstân-ı Tevârîh-i Mülûk-i Âl-i Osmân ise 334 beyit olup yine aruzun “fâ’ilâtün fâ’ilâtün fâ’ilün” kalıbıyla kaleme alınmıştır. Bu bölüm, hem Osmanlı Devleti’nin kuruluşuna ait önemli bilgiler içermesi hem Türkçe yazılmış ilk Osmanlı tarihi olması, hem de manzum Osmanlı tarihi yazma geleneğini başlatması bakımından önemlidir.

Cemşîd ü Hurşîd: Aruzun “mefâ’îlün mefâ’îlün fe’ûlün” kalıbıyla kaleme alınmış 4745 beyitten oluşan bir mesnevidir. Ahmedî, İranlı şair Selmân-ı Sâvecî’nin aynı adlı eserini tercüme edip üzerine birçok beyit ekleyerek eserini özgün bir biçimde oluşturmuştur. Çin fağfurunun oğlu Cemşîd ile Rum kayserinin kızı Hurşîd arasındaki aşkı anlatmaktadır.

Tervîhu’l-Ervâh: Tıpla ilgili mesnevidir.

Mirkatü’l-Edeb: Arapça-Farsça manzum lügattir (sözlüktür).

Mîzânu’l-Edeb: Aruzun “fâ’ilâtün fâ’ilâtün fâ’ilâtün fâ’ilün” kalıbıyla yazılmış Arapça sarf bilgisi (dil bilgisi, yapı bilgisi) kurallarının anlatıldığı 195 beyitten meydana gelen Farsça bir kasidedir. 

Mi’yârü’l-Edeb: 170 beyitten oluşan, aruzun “fâ’ilâtün fâ’ilâtün fâ’ilâtün fâ’ilün” kalıbıyla yazılan, Arapça nahiv (söz dizimi) kurallarının anlatıldığı Farsça bir kasidedir.



Cemşîd ü Hurşîd
ÖZET

Cemşid rüyasında gördüğü bir güzele âşık olur ve aşk acısı günden güne artar. Etrafındakiler bu dertten vazgeçmesi için telkinlerde bulunurlar, onu eğlendirmeye çalışırlar, başka güzellerle bu derdini unutmasını salık verirler ama hiçbiri Cemşid’in derdini unutturamaz. Diyar diyar gezip güzellerin resmini yapan ressam Mihrâb’da âşık olduğu güzelin resmini görür ve onun Rum hükümdarı Hurşid olduğunu öğrenir. Cemşid bunun üzerine sevgilisine kavuşmak için babasından izin alarak büyük bir orduyla Rum ülkesine doğru yola çıkar. Bu yolculuk zorluklarla doludur. Türlü vahşi yaratıklarla, cadılarla, perilerle karşılaşır, ejderhalarla çarpışır, devlerle savaşır; ateşten denizleri geçer, fırtınaya yakalanıp adaya düşer; umutların tükendiği bir anda perilerin yardımıyla Rum ülkesine ulaşır. Mihrab’ın yardımıyla Hurşid ile görüşme fırsatı yakalar. Bu görüşme sırasında Hurşid de Cemşid’e âşık olur. İki âşık bundan sonra bir müddet görüşürler. Ancak durumu öğrenen annesi Efser, Hurşid’i hapseder. Sevgilisini göremeyen Cemşid perişan olur. Cemşid’in Çin hükümdarının oğlu olduğunu bir şekilde öğrenen Kayser, onu kendine vezir yapar. Cemşid ile Hurşid mektup yoluyla haberleşmeye ve gizli gizli tekrar görüşmeye başlarlar. Ancak âşıkların kavuşmaları için Hurşid’in annesini razı etmeleri gerekmektedir. Mihrab, Efser’le arkadaş olur ve Cemşid’in aslında bir şehzade olduğunu söyleyerek onu ikna eder. Hele de Hurşid’e âşık olan rakibi Şadi’yi türlü şekillerde alt etmesi, bir av sırasında Kayser’i aslandan kurtarması onun itibarını iyice arttırmıştır. Bu sırada Şâdî, Hurşid’i ister. Yerine getiremeyeceği şartlar öne sürülünce de babasıyla birlikte Rum ülkesine savaş açar. Ancak savaşı Cemşid komutasındaki Rum ordusu kazanır. Bu zaferle birlikte Cemşid’le Hurşid’in evlenmelerine de onay çıkar. Âşıklar görkemli bir düğünle evlenirler. Düğünden sonra Çin’e giderler. Cemşid, tahta geçerek ülkesini yönetmeye başlar.


Cemşid ü Hurşid'den
(Mesnevinin Yazılış Amacı)

1. Kitabı ki adıdur Cemşid ü Hurşid
Bu dilce eyidesin anı i Cemşid

2. İdesin aşk hâlin eyle rûşen
Kim ola can u dil anunla gülşen

3. Düzesin şöyle bir Azrâ vü Vâmık
Ki ide âb-ı ruh Azrâ vü Vâmık

4. Sözi anda eyle şirin idesin yâd
Ki Husrev anı işitse ola Ferhâd

5. Düzesin anı eyle hûb u mevzûn
Ki ola Leylî onun aşkında Mecnûn

6. Kühün efsânedür dastân-ı Husrev
Aduma tâze itgil sikke-i nev

7 Murassa ola onunla câm-ı Cemşid
Münevver ola onunla şem'-i Hurşîd


Günümüz Türkçesiyle

1. Kitabın adı Cemşid ve Hurşid'dir ki, Ey Cemşid (gibi değerli kişi) bu kitabı, dille (Türkçe) namzet.

2. Aşkı öyle anlat, öyle (güzel) anlat ki, gönül onunla gül bahçesi gibi olsun.

3. (Bunu, bu aşk hikayesini) Güzel bir kızla, sevdalı bir delikanlıya öyle anlatmalısın ki, Vamık ve Azra onunla şeref bulsunlar.

4. Sözü orada öyle tatlı (şirin) söylemelisin ki, o sözü işiten Husrev, Ferhad (gibi delice seven bir âşık) olsun.

5. Onu öyle güzel, öyle ölçülü (ahenkli) yaz ki, Leylâ, onun aşkıyla Mecnun'a dönsün.

6. Husrev (Husrev ü Şirin) hikayesi eskiden beri bilinen bir efsanedir. Sen benim adıma yeni bir sikke yap (yeni bir eser yaz).

7. Cemşîd'in kadehi onunla süslensin, Hûrşid'in mumu ışığını ondan alsın.



Gazel

Ne fettân gözlerün vardur ki kasd eyledi îmâna
Deler cigerleri gamzen girer nâ-hal yire kana

Güle gider iken bülbül yanagun alını görse
Olur âşüfte la’lünden ki azm itmez gülistâna

Eger kim câm-i sagrakdan içerse cür’ayı âşık
Olur imiş harâbâtî ne lâzım ana mey-hâne

N’ola cellâd ise gamzen esirgemez mi insânı
Esirger görücek kâfir garîblıkda müselmâna

Budur Ahmedî’nün âhı yidi göge çıkar vâhı
Sakın ey hûblarun şâhı çıkam gidem Karamân’a


Kaynaklar
10. Sınıf Türk Edebiyatı, Palme Yayıncılık
http://www.turkedebiyatiisimlersozlugu.com/index.php?sayfa=detay&detay=6551

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder