Sayfalar

11 Mart 2017 Cumartesi

Necati Bey (?-1509)

divan şiiri

  • Asıl adı İsa veya Nuh'tur.
  • Edirne'de doğdu.
  • Yazdıklarıyla Fâtih Sultân Mehmed’in de dikkatini çekmeyi başaran Necâtî, sultana bir şitâiyye bir de bahâriyye sundu. Bunların beğenilmesi üzerine dîvân kâtipliği ile görevlendirilerek İstanbul’a gitti.
  • Fâtih’in vefatından sonra da İstanbul’da kalan şair, II. Bâyezîd’in de takdirini kazandı. Padişah, büyük oğlu Şehzâde Abdullâh’ı Karaman sancağına tayin ettiğinde, Necâtî’yi de onun dîvân kâtibi olarak görevlendirdi. Şehzadenin üç yıl sonra ansızın ölmesiyle görevi ve mutlu günleri sona eren Necâtî İstanbul’a döndü, duyduğu acıyı ise sultana sunduğu ünlü mersiyesinde dile getirdi. 
  • İstanbul’da kaldığı süre içinde başta padişah olmak üzere devlet erkânına, devrin diğer ünlü ve hatırlı kişilerine kasîdeler sundu.
  • II. Bâyezîd, diğer oğlu Mahmûd’u Manisa sancağına tayin ettiğinde, Necâtî’yi de nişancılık görevi ile şehzadenin yanında gönderdi. Necâtî, bundan sonra Necati Bey diye anıldı.
  • 1509'da İstanbul'da vefat etti.
  • Necâtî Bey'in günümüze ulaşan tek eseri Dîvân'ıdır.
  • Hüsrev-i Rûm (Anadolu şairlerinin sultanı) olarak anılmıştır.
  • Kelime hazinesindeki zenginlik, ifadesindeki rahatlık, rindâne edası, söylediklerini yeri geldikçe atasözü ve deyimlerle zenginleştirip süslemesi, şiirlerinde çok sayıda Türkçe kelime ve deyime yer vermesinin yanı sıra kafiye ve rediflerini de çoğunlukla Türkçe kelimelerden seçmesi, Türkçeyi aruza rahatça ve ustalıkla uygulayabilmesi de sanatının belli başlı özelliklerindendir. 
  • Bir diğer ifadeyle Necâtî, Şeyhî ve Ahmed Paşa’dan farklı olarak büyük oranda Türkçe kelimelerden ve mahallî unsurlardan yeni bir şiir dili ortaya koymayı başarmıştır. 
  • Necâtî’nin dili ve üslûbu, ilk dönemin başka şairlerinde de görülen folklorik üsluba yaslanmış didaktik bir dilden de ibaret olmayıp bununla klâsik üslup arasında, daha çok da klâsik üsluba yakın bir dildir.
  • Osmanlı şiir dilinin kurucu isimlerinden biri kabul edilen Necâtî’nin, çağdaşları üzerinde olduğu gibi, sonraki yüzyıllarda yaşamış şairler üzerinde de hayli etkisi olmuştur. 
  • Divan şiirinde atasözlerini, deyimleri, halk söyleyişlerini kullanan ilk divan şairlerindendir.
  • Aşk konusunu işleyen gazelleri ünlüdür.
  • En ünlü gazeli döne döne redifli gazeldir.
  • Dönemine göre sade bir dil kullanmıştır.


Gazel

Çıkalı göklere âhum şereri döne döne
Yandı kandîl-i sipihrün cigeri döne döne

Ayagı yir mi basar zülfüne ber-dâr olanun
Zevk u şevk ile virür cân u seri döne döne

Şâm-ı zülfünle gönül Mısrı harâb oldı diyü
Sana iletdi kebûter haberi döne döne

Sen durup raks idesen karşuna ben boynum egem
İne zülfün kuca sen sîm-beri döne döne

Ka’be olmasa kapun ay ile gün leyl ü nehâr
Eylemezlerdi tavâf ol güzeri döne döne

Sen olasan diyü yir yir asılub âyîneler
Gelene gidene eyler nazarı döne döne

Ey Necâtî yaraşur mutribi şeh meclisinün
Raks urup okuya bu şi’r-i teri döne döne


Kaynaklar
LYS Edebiyat,Limit Yayınları
http://www.turkedebiyatiisimlersozlugu.com/index.php?sayfa=detay&detay=217

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder