Sayfalar

4 Mart 2017 Cumartesi

Ahmet Paşa (1426?-1497)

divan şairi

Osmanlı Devleti’nin başkenti olan ve zamanın önemli kültür sanat merkezlerinden biri konumunda bulunan Edirne’de tahsil gördü. Şiirlerinden iyi bir medrese eğitimi aldığı, Arapça ve Farsçanın yanında devrin geçerli ilimlerini öğrendiği anlaşılmaktadır. Öğrenimini tamamladıktan sonra babasının da yardımıyla Bursa’da Murâdiye Medresesi’nde müderris olarak ilk görevine başladı. Daha sonra 855/1451-52 yılında Edirne’ye kadı tayin edildi. Ahmed Paşa, Fâtih Sultân Mehmed (1451-1481) tahta geçtiğinde yazdığı şiirlerle onun dikkatini çekerek beğenisini kazandı. Fâtih, onu önce kazasker, sonra da kendine musahip (sohbet arkadaşı) ve hoca tayin etti. Arkasından da payelerin en yükseği olan vezirlik rütbesini verdi.


Sultân II. Bâyezîd tahta çıkınca Ahmed Paşa buna tarih düşürmüş ve yeni padişaha birçok kaside yazarak onun da iltifatını kazanmıştır. II. Bâyezîd, şairi Bursa sancakbeyliğine tayin etmiş ve Ahmed Paşa, ömrünün sonuna kadar bu görevde kalmıştır.


Ahmed Paşa, Bursa’da bir yandan yöneticilik yaparken diğer taraftan edebi sohbetler tertip etmiş, devrin şair ve yazarlarını bir araya getirip kabiliyetli şairlerle ilgilenerek onların yetişmesini sağlamıştır.


Ahmed Paşa’nın, Sultân II. Bâyezîd devrinden önce Anadolu’da “Sultânü’ş-Şu’arâ” (şairler sultanı) unvanıyla büyük bir şair olarak tanınmıştır.


Ahmed Paşa, çok sayıda genç şairin yetişmesine öncülük etmesi, nazire yazması ve özellikle tarih düşürmesiyle meşhurdur. Tarih düşürmede diğer şairlere öncülük etmiştir. Nef’î’ye kadar kaside sahasında üstat kabul edilen Ahmed Paşa, gazelde de Osmanlı edebiyatının usta şairlerinden biridir.

Çoğunlukla aşk ve tabiat güzelliğini işlemiş; din dışı gazel ve murabbalarıyla tanınmıştır. Dini ve tasavvufi konulara rağbet göstermemiştir.

Çok sayıda nazire söylemiştir. "Kerem Kasidesi" Şeyhi'ye, "Güneş Kasidesi" Atai'ye, "Gönül" redifli murabbası Melihi'ye naziredir. 

Tarih düşürmeyi gelenek haline getirmiştir.

Divan şairi Ahmet Paşa'nın tek eseri, şiirlerini topladığı Dîvân’ıdır.


Güneş Kasîdesi’nden
Taht urup tâk-ı felekde husrev-i hâver güneş
Geydi nârencî kabâ urundı nûr efser güneş

Mesned-i sultân-ı subh oldı serîr-i âsumân
Saçdı pîrûze tabaklardan zer ü gevher güneş

Kufl açup dürc-i zebercedden cevâhir dökdi kim
Hâk küncin eyleye gencîne-i cevher güneş

Kulzüm-i Hindün batırmağa gümiş zevrakların
Bâd-bân-ı nûr ile donatdı fülk-i zer güneş

Gûyiyâ Nûşin-revân-ı subhdur kim adl içün
Lâciverdî kubbeye zencîr-i zer asar güneş


Kerem Kasîdesi’nden
Muhît-i keremün katresi ummân-ı kerem
Bâğ-ı cûd ebr-i kefünden dolu bârân-ı kerem

Matla’-ı subh-ı zafer mihr-i zekâ ebr-i hayâ
Felek-i izz ü a’lâ dâver-i devrân-ı kerem

Tâc-bahş-ı ser-i sultân-ı selâtîn-i cihân
Zînet-i taht ü nigîn Hazret-i Sultân-ı kerem

ZıII-ı Hak Şâh Muhammed ki eşiği göğünün
Kem-terîn ılduzı olur meh-i tâbân-ı kerem

Ayağı toprağıdır cevher-i iksîr-i hayât
Âsitânı tozıdur sürme-i a’yân-ı kerem



Gazel
Ser-nâme-i mahabbetı cânâna yazmışım
Hasret risâlesin varak-ı cânâ yazmışım

Nâlişlerini derd ile bî-çâre bülbülün
Bâd-ı sabâ eliyle gülistâna yazmışım

Zülfün hikâyesini gönülde misâl edip
Gam kıssasını levh-ı perîşâna yazmışım

Resm etmişim gözümde hayâlini gûyiyâ
Nakş-ı nigârı sagar-ı mercâna yazmışım

Tâb-ı ruhunla sûzunu yazarken Ahmed’in
Şevkinden odlara düşüben yana yazmışım



Kaynaklar

LYS Edebiyat, Limit Yayınları
http://www.turkedebiyatiisimlersozlugu.com/index.php?sayfa=detay&detay=4615


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder