Sayfalar

5 Mart 2017 Pazar

Divan Şiirinde Akımlar

divan şiiri

Türkî-i Basit (Basit Türkçe)

  • 15. ve 16. yüzyılda divan şiirinde görülmüştür. Akımın öncüsü Aydınlı Visali'dir.
  • Arapça, Farsça sözcük ve tamlamalardan kaçınmayı amaçlamışlardır.
  • Divan şiirindeki mazmunlar yerine halk şiirindeki mecazları ve deyimleri kullanmışlardır.
  • Aruz ölçüsü ve divan edebiyatı nazım biçimlerini kullanmışlardır ancak Türkçe sözcükleri yeğlemişlerdir.
  • Divan şiirindeki konuları işlemişlerdir.
  • Arap ve Fars şiiri etkisindeki divan şiirine tepki olarak doğmuştur.
  • Devrin önemli şairleri tarafından benimsenmediği için yaygınlık kazanmamıştır.

Temsilcileri: Aydınlı Visali, Tatavlalı Mahremi, Edirneli Nazmi



Sebk-i Hindi (Hint Tarzı/Üslubu)

Sebk-i Hindî "Hint üslubu" ya da "Hint tarzı" anlamına gelen "Sebk-i Hindi", 17. yüzyılda bütün özellikleri ile Divan şiirinde etkisini göstermiştir. 17. yüzyılda Hidistan'a seyahat eden İranlı şairlerin açtıkları şiir çığırıdır.
Bu üslubun özellikleri şöyledir:

➤ Sözden çok anlama önem verilmiştir. Şiirde anlam inceliğine ve derinliğine dayalı bir anlam güzelliği önem kazanmıştır. Bu da şiirde hayalî ögelerin çokluğuna yol açmış, şiirin anlaşılmasını güçleşmiştir.
➤ Şiirde gerçekten çok hayal gücünden yararlanılmış, insan mantığını zorlayan abartmalarla anlatım gerçeklikten koparılmıştır.
➤ Şiirde ağırlıklı olarak insan ruhunun çektiği acılar ve ıstırap konusu işlenmiştir, bu da hayal ögelerine fazlaca yer vermenin bir sonucudur. Bu üslubun önemli özelliklerinden biri de şiirde tasavvufa önemli bir yer vermesidir.
➤ "Sebk-i Hindî" şiirinde mübalağa ile tezat sanatı da çok kullanılmıştır. Şiirdeki tezatların çokluğu, şiirin zor anlaşılmasına neden olmuştur.
➤ Bu üslubun başka bir özelliği de şiirde daha önce hiç kullanılmamış imgelere, mazmunlara yer verilmesidir. Yeni hayaller şairi yeni anlatımlar bulmaya zorlamıştır.
➤ Bu üslupta sözü uzatmak yerine kısa ve özlü anlatıma önem verilmiş, sözü uzatan edebî sanatların kullanımından da kaçınılmıştır.
➤ Özlü anlatım yaratma düşüncesiyle dilde tamlamalar, özellikle de zincirleme tamlamalar kullanılmış, bu da söz konusu üslubun zor anlaşılır olmasına yol açmıştır.

Temsilcileri: Neşati, Şeyh Galip, Naili, Nef'i



Hikemî (Hakimane) Tarz

Hikemî Tarz "Hikmet", gizli düşünce, bilinmeyen neden, sağduyu, atasözü anlamlarına gelen Arapça bir sözcüktür. Edebiyatta ise yaşam tecrübesiyle oluşmuş dünya görüşü, insana doğruyu ve güzeli gösteren bir anlayış olarak kullanılmıştır.

Hikemi şiir Divan edebiyatında 17. yüzyılın ikinci yarısında görülür. Hikemi şiir akımının edebiyatımızdaki öncüsü Nâbi'dir. "Nabi Ekolü" olarak da bilinir.

Bu tarzda yazılan şiirlerin genel özellikleri şunlardır:

Düşünce ağırlıklıdır, okuyucuyu uyarma, ona yol gösterme özelliği taşır.
➤ İnsanı, olayları, dünyayı değerlendiren çeşitli konuları işler.
➤ Mesaj iletme, telkinde bulunma yönü ağırlık kazanır.
➤ Şiir dilinde atasözlerine, deyimlere, halk söyleyişlerine sık sık yer verilir.
➤ Anlatımın kısa ve özlü olmasına dikkat edilir.

Temsilcileri: Nabi, Koca Ragıp Paşa



Mahallileşme (Yerlileşme) Akımı

  • Mahallileşme, dilde sadeleşme ve edebiyatta millileşme hareketinin 18. yüzyılda güçlenmesiyle ortaya çıkan, edebiyatta yerli olma çığırıdır. 
  • Mahallileşme hareketiyle Türkçe, halk deyimleri ve söyleyişleriyle sadeleştirilmiş, zenginleştirilmiştir. 
  • Edebiyatta yerlileşme de dediğimiz bu hareket 15. yüzyılda Necati ile başlamış, 18. yüzyılda iyice gelişmiştir. 
  • Nedim ile en yetkin temsilcisini bulan mahallileşme akımıyla, günlük hayat edebiyata daha çok girmiş, gelenekten, günlük hayattan söz eden eserler çoğalmıştır.
  • Bu hareketin etkisiyle Nedim heceyle de şiir yazmıştır.
Temsilcileri: Nedim, Şeyhülislam Yahya, Enderunlu Vasıf, Baki, Necati



Kaynaklar
10. Sınıf Türk Edebiyatı, Palme Yayıncılık
LYS Edebiyat, Limit Yayınları

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder