Osmanlı Devleti’nin başkenti olan ve zamanın önemli kültür sanat merkezlerinden biri konumunda bulunan Edirne’de tahsil gördü. Şiirlerinden iyi bir medrese eğitimi aldığı, Arapça ve Farsçanın yanında devrin geçerli ilimlerini öğrendiği anlaşılmaktadır. Öğrenimini tamamladıktan sonra babasının da yardımıyla Bursa’da Murâdiye Medresesi’nde müderris olarak ilk görevine başladı. Daha sonra 855/1451-52 yılında Edirne’ye kadı tayin edildi. Ahmed Paşa, Fâtih Sultân Mehmed (1451-1481) tahta geçtiğinde yazdığı şiirlerle onun dikkatini çekerek beğenisini kazandı. Fâtih, onu önce kazasker, sonra da kendine musahip (sohbet arkadaşı) ve hoca tayin etti. Arkasından da payelerin en yükseği olan vezirlik rütbesini verdi.
Sultân II. Bâyezîd tahta çıkınca Ahmed Paşa buna tarih düşürmüş ve yeni padişaha birçok kaside yazarak onun da iltifatını kazanmıştır. II. Bâyezîd, şairi Bursa sancakbeyliğine tayin etmiş ve Ahmed Paşa, ömrünün sonuna kadar bu görevde kalmıştır.
Ahmed Paşa, Bursa’da bir yandan yöneticilik yaparken diğer taraftan edebi sohbetler tertip etmiş, devrin şair ve yazarlarını bir araya getirip kabiliyetli şairlerle ilgilenerek onların yetişmesini sağlamıştır.
Ahmed Paşa’nın, Sultân II. Bâyezîd devrinden önce Anadolu’da “Sultânü’ş-Şu’arâ” (şairler sultanı) unvanıyla büyük bir şair olarak tanınmıştır.
Ahmed Paşa, çok sayıda genç şairin yetişmesine öncülük etmesi, nazire yazması ve özellikle tarih düşürmesiyle meşhurdur. Tarih düşürmede diğer şairlere öncülük etmiştir. Nef’î’ye kadar kaside sahasında üstat kabul edilen Ahmed Paşa, gazelde de Osmanlı edebiyatının usta şairlerinden biridir.
Çoğunlukla aşk ve tabiat güzelliğini işlemiş; din dışı gazel ve murabbalarıyla tanınmıştır. Dini ve tasavvufi konulara rağbet göstermemiştir.
Çok sayıda nazire söylemiştir. "Kerem Kasidesi" Şeyhi'ye, "Güneş Kasidesi" Atai'ye, "Gönül" redifli murabbası Melihi'ye naziredir.
Tarih düşürmeyi gelenek haline getirmiştir.
Divan şairi Ahmet Paşa'nın tek eseri, şiirlerini topladığı Dîvân’ıdır.
Taht urup tâk-ı felekde husrev-i hâver güneş
Geydi nârencî kabâ urundı nûr efser güneş
Mesned-i sultân-ı subh oldı serîr-i âsumân
Saçdı pîrûze tabaklardan zer ü gevher güneş
Kufl açup dürc-i zebercedden cevâhir dökdi kim
Hâk küncin eyleye gencîne-i cevher güneş
Kulzüm-i Hindün batırmağa gümiş zevrakların
Bâd-bân-ı nûr ile donatdı fülk-i zer güneş
Gûyiyâ Nûşin-revân-ı subhdur kim adl içün
Lâciverdî kubbeye zencîr-i zer asar güneş
Kerem Kasîdesi’nden
Muhît-i keremün katresi ummân-ı kerem
Bâğ-ı cûd ebr-i kefünden dolu bârân-ı kerem
Matla’-ı subh-ı zafer mihr-i zekâ ebr-i hayâ
Felek-i izz ü a’lâ dâver-i devrân-ı kerem
Tâc-bahş-ı ser-i sultân-ı selâtîn-i cihân
Zînet-i taht ü nigîn Hazret-i Sultân-ı kerem
ZıII-ı Hak Şâh Muhammed ki eşiği göğünün
Kem-terîn ılduzı olur meh-i tâbân-ı kerem
Ayağı toprağıdır cevher-i iksîr-i hayât
Âsitânı tozıdur sürme-i a’yân-ı kerem
Gazel
Ser-nâme-i mahabbetı cânâna yazmışım
Hasret risâlesin varak-ı cânâ yazmışım
Nâlişlerini derd ile bî-çâre bülbülün
Bâd-ı sabâ eliyle gülistâna yazmışım
Zülfün hikâyesini gönülde misâl edip
Gam kıssasını levh-ı perîşâna yazmışım
Resm etmişim gözümde hayâlini gûyiyâ
Nakş-ı nigârı sagar-ı mercâna yazmışım
Tâb-ı ruhunla sûzunu yazarken Ahmed’in
Şevkinden odlara düşüben yana yazmışım
Kaynaklar
LYS Edebiyat, Limit Yayınları
http://www.turkedebiyatiisimlersozlugu.com/index.php?sayfa=detay&detay=4615
http://www.turkedebiyatiisimlersozlugu.com/index.php?sayfa=detay&detay=4615
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder