17 Mart 1891'de İstanbul'da Ahmet İhsan Tokgöz tarafından çıkarılmasına başlanmış olan Servet-i Fünûn, adından da anlaşılacağı gibi, başlangıçta daha çok, fennî (fenle-bilimle ilgili) yazılara yer veren bir dergiydi. O zamana kadar türlü dergilerde dağınık şekilde yazan ve avrupaî bir edebiyata taraftar olan gençleri bir tek derginin etrafında toplayarak Eski Edebiyat taraftarlarına karşı tek bir cephe kurmak isteyen Recaizâde Mahmut Ekrem, Mekteb-i Mülkiye'den (bugünkü Siyasal Bilgiler Fakültesi) öğrencisi Ahmet İhsan'ı Servet-i Fünûn'un böyle bir yayın organı haline getirilmesi hususunda razı edince, Galatasaray Lisesi'nden (Mekteb-i Sultani) öğrencisi olan Tevfik Fikret'i derginin başına getirdi ve kısa bir zaman sonra Servet-i Fünûn -memleketin en büyük sanat ve edebiyat dergisi olmakla kalmayarak- Türk edebiyatının modernleşmesinde çok önemli hizmeti bulunan bir yayın organı haline geldi. Tevfik Fikret'tin peşi sıra, kısa sürelerle Halit Ziya, Cenap Şehabettin, Mehmet Rauf, Hüseyin Cahit ve ötekiler de dergiye katılarak Servet-i Fünûn topluluğunu kurdular ve böylece Servet-i Fünûn (Edebiyat-ı Cedîde) Dönemi başlamış oldu. (1896)
Servet-i Fünûn'u meydana getirenler arasında şair olarak Tevfik Fikret, Cenap Şehabettin, Hüseyin Siyret, Hüseyin Suat, Ali Ekrem, Ahmet Reşit, Süleyman Nazif, Süleyman Nesib, Faik Ali, Celâl Sâhir; hikayeci ve romancı olarak Halit Ziya, Mehmet Rauf, Hüseyin Cahit, Ahmet Hikmet, Safveti Ziya ve tenkitçi (eleştiri yazan) Ahmet Şuayp vardır.
Servet-i Fünûn (Edebiyat-ı Cedîde) edebiyatı (1896-1901), Batı etkisinde gelişen Türk edebiyatının ikinci evresidir. Türk edebiyatında 1860'tan beri devam eden Doğu-Batı mücadelesinin kesin sonucunu -Batı edebiyatının lehine olarak- tayin eden bir dönemdir. Bu döneme Servet-i Fünûn denilmesi, bu edebî hareketin Servet-i Fünûn (Fenlerin Serveti) dergisinde gerçekleşmesi ile ilgilidir ve Tevfik Fikret'in derginin yazı işlerini üzerine almasıyla başlar (7 Şubat 1896, sayı:256). Divan Edebiyatı'na karşı kurulmasına çalışılan avrupaî Türk edebiyatını ifade için kullanılmasına Tanzimat devrinde başlanmış olan Edebiyat-ı Cedîde (Yeni Edebiyat) teriminin de bu harekete ad olması ise topluluğun bu terimi tamamıyla benimseyip kendi hakkında da pek sık kullanmasındandır.
Servet-i Fünûn edebiyatının kurulup geliştiği dönem, 2. Abdülhamit istibdadının (baskısının) en yoğun dönemidir. Her türlü yayın büyük bir kontrol, basın sıkı bir sansür altındaydı.
Dönemin sanatçıları, bu durum karşısında sıkıntılarını dışa vuramayınca ister istemez her şeyi içlerine attılar. Böylece çoklukla içlerine kapalı, kendi iç dünyalarında yaşayan, karamsar, bunalımlı bir nesil oldular.
16 Ekim 1901 tarihli Servet-i Fünûn’da Hüseyin Cahit’in Fransızca'dan çevirdiği "Edebiyat ve Hukuk" adlı makalesi kamuoyunu kışkırtıcı özellikte bulunduğundan dolayı 2. Abdülhamit tarafından geçici olarak kapatılan dergi, bir süre sonra yeniden yayımlanmaya başladıysa da topluluk dağıldı ve böylece Servet-i Fünûn edebiyatı sona erdi.
Kaynak: Modern Türk Edebiyatının Ana Çizgileri-1860-1923, Kenan AKYÜZ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder