Sayfalar

15 Ocak 2017 Pazar

13. ve 14. Yüzyılda Tasavvufi Metinler (Makâlât)

Hacı Bektâş-ı Veli

Makâlât (makaleler, söz ve yazılar, bahisler), Hacı Bektâş-ı Veli'ye ait, tasavvuf temalı bir eserdir. Hacı Bektâş-ı Veli bu eserinde tasavvufi gerçekler üzerinde durmuş, tasavvuftaki dört kapı ve kırk makam kavramlarına açıklık getirmiştir.

Tasavvuftaki dört kapıdan maksat; şeriat, tarikat, hakikat, marifettir. Kırk makam ise bu kapılardan girerek adımlanacak tasavvufi basamaklardır. Makâlât'ta bu kapıların nasıl aralanacağına ve bu makamlara nasıl ulaşılacağına dair bilgiler verilmiştir.

Makâlât'ın orijinal metni Türkçe değil, Arapçadır. Günümüzde "Makâlât" adıyla bilinen kitaplar Hacı Bektâş-ı Veli'nin yazdığı orijinal metin değil, bu metnin tercümeleridir. 


MAKALAT'TAN

Hak Teâlâ, İblis'e sordu:

— Niçin Âdem'e secde etmedin? O zaman İblis şöyle cevap verdi:

— Beni ateşten onu ise çamurdan yarattın.

Yani, "Sen beni ateşten, onu topraktan yarattın. Bu yüzden benim terkibim ulvi, toprak ise süflidir. Ben, yaratılışta ondan yüceyim, bu yüzden Âdem'e secde etmedim." dedi.

Kendine güvendi ve gururlandı. Hak Teâlâ da onu dergâhından kovdu. Önceleri Allah'a yakın iken adı, Haris'ti; sonra mahrum, şaşkın ve melun oldu. Adı da Şeytan ve İblis oldu.

Ondan sonra Hak Sübhânehü Teâlâ buyurdu:

— Yâ Âdem! Yukarı bak!

Bunun üzerine Hz. Âdem yukarı baktı. Arşta bu güzel kelimenin yazılmış olduğunu gördü: "Lâ ilâhe illallâh Muhammedün resûllullâh."

Hz. Âdem, onu gördü ve şöyle dedi:

— İlâhi Seyyîd ve Mevlâm, Lâ ilâhe illalâh senin birliğindir; ya Muhammed kimin adıdır?

O ezelî ve ebedî olan Tanrı buyurdu ki:

— Ya Âdem! O, benim habibimin adıdır ki senin oğlundur.

Âdem, çok mutlu oldu ve şükretti.

Ondan sonra Hz. Âdem, sağ yanına baktı; üç güzel şahıs gördü ve dedi:

— Adınız nedir ve makamınız nerededir? Birisi cevap verdi:

— Adım akıldır ve makamım başta, beyindedir.

Diğeri şöyle cevap verdi:

— Adım utanma ve hayâdır ve makamım yüzdedir.

Bir diğeri ise şöyle cevap verdi:

— Adım ilimdir ve makamım göğüs içindedir.

Hz. Âdem:

— Gelin şimdi, yerli yerinize girin, dedi.

O saat üçü de yerlerine girdiler. Hz. Âdem de rahatladı. Sonra sol tarafına baktı. Üç şahıs gördü, ürktü ve dedi:

— Adınız nedir ve makamınız nerededir? Ne uğursuz kavimsiniz.

Onlardan birisi şöyle cevap verdi:

— Adım öfkedir ve makamım başta, beyindedir. Hz. Âdem:

— Baş, akıl yeridir; senin başta yerin yoktur, dedi. O şahıs:

— Ben gelince akıl gider, dedi. Diğer şahıs şöyle dedi:

— Adım açgözlülüktür ve makamım yüzdedir. Hz. Âdem:

— Yüz, utanma ve hayâ yeridir; senin yüzde yerin yoktur, dedi. O şahıs:

— Ben gelince utanma ve hayâ gider, dedi. Bir diğer şahıs ise:

— Adım hasettir ve makamım göğüstedir, dedi. Hz. Âdem:

— Göğüs, ilim yeridir; senin göğüste yerin yoktur, dedi. O şahıs:

— Ben gelince ilim gider, dedi.

Şimdi azizim! Şöyle bilmek gerekir ki iman, Rahmânîdir; şüphe ise şeytanîdir. Şüphe gelse iman, iman gelse şüphe gider.


Kaynaklar
10. Sınıf Türk Edebiyatı, Esen Yayınları
10. Sınıf Türk Edebiyatı, Palme Yayıncılık


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder